Twilight FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


~ TwiLighTuRK ~
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Breaking Dawn-Şafak Vakti Türkçe Çeviri Bölüm 12 (Hoş karşılanmamak)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
єηdLєSS Lσωє
єηdLєSS Lσωє



Mesaj Sayısı : 465
Kayıt tarihi : 07/03/10
Yaş : 30

Breaking Dawn-Şafak Vakti Türkçe Çeviri Bölüm 12 (Hoş karşılanmamak) Empty
MesajKonu: Breaking Dawn-Şafak Vakti Türkçe Çeviri Bölüm 12 (Hoş karşılanmamak)   Breaking Dawn-Şafak Vakti Türkçe Çeviri Bölüm 12 (Hoş karşılanmamak) EmptyPtsi Mart 08, 2010 9:32 am

Tam da uyumak üzereydim.
Güneş bir saat kadar önce bulutların arasından belirmişti.Orman şimdi siyah değildi,gri görünüyordu.Seth saat birde bir yere kıvırılıp kendinden geçmişti ben de onu şafakta uyandırıp nöbetleri değiştirdim.Bütün gece koştuktan sonra,beynimdeki düşünceleri uykuya dalabilecek kadar uzun bir süre susturamıyordum.Ama Seth’in koşma temposu yardımcı oluyordu.1-2-3-4,1-2-3-4 tam tam tam tam, Cullenların arazisinin etrafında tekrar tekrar turlarken kuru toprak üzerinde patilerinin çıkardığı zayıf sesler .Arariye şimdiden iz bırakmaya başlamıştık.Seth’in zihni bomboştu, sadece koşarken yanından geçtiği gri-mavi ağaçlıktan silik görüntüler.
Dinlendiriciydi.Kafamda dolaşan görüntülerin yerine onun gördüklerinin geçmesi, hayli yardımcı oldu.
Sonra Seth’in havlaması, sabahın erken saatlerinin sessizliğini bozdu.
Hemen doğruldum,arka ayaklarımı daha yerden kaldırmadan ön ayaklarım koşmaya başladı.Seth’in öylece donakaldığı yere doğru koştum,bize doğru yaklaşan pati seslerini onunla birlikte dinledim.
Günaydın çocuklar.
Seth şaşkın şaşkın sızlanmaya başladı.Sonra yeni gelen düşünceleri düşünceleri okurken ikimiz birden hırladık.
Yok artık!Defol,Leah..diye inledi Seth.
Seth’in yanına geldiğimde durakladım.Tekrar ulumak için başını geriye atmıştı, bu sefer şikayet edercesine uluyacaktı.
Gürültüyü kes Seth.
Doğru.Ah, ah , ah.Tepinip sızlanmaya başladı,yeri tırmalıyordu, toprağa tırmık izleri çıkardı.
Leah hızla yürüyerek görüş alanımıza girdi.Küçük gri vücudu, çalıların arasından belirdi.
Sızlanmayı kes Seth.Bebek gibisin.
Kulaklarımı diktim,ona bakarak homurdandım.Hemen bir adım geriye kaçtı.
Ne yaptığını sanıyorsun Leah?
Üfledi. Gayet açık değil mi? Sizin şu küçük, dönek sürünüze katılıyorum.Vampirlerin fedaileri.Alaycı bir şekilde güldü.
Hayır,katılmıyorsun.Bacak kaslarını parçalamadan geri dön.
Sanki beni yakalayabilirmişsin gibi. Sırıttı, koşmak için hazırlandı. Bir yarışa ne dersiniz, korkusuz liderimiz efendimiz!
Derin bir nefes aldım.Sonra çığlık atmayacağımdan emin olunca bir seferde verdim.
Seth,git Cullenlara sadece senin aptal kardeşin olduğunu söyle..kelimeleri aklımdan olabildiğince sert bir şekilde geçirdim. Bunu ben hallederim.
Tamamdır. Seth gittiğine çok memnundu.Eve doğru yöneldi ve gözden kayboldu.
Leah ona doğru dönüp sızlandı. Onu vampirlere tek başına mı yolluyorsun?
Eminim onu haklamalarını,seninle bir dakika daha geçirmeye tercih eder.
Kapa çeneni Jacob.A!Pardon.Demek istediğim,kapayın çenenizi yüce Alfa!
Ne halt yemeye buradasın?
Kardeşim vampirlerin diş kaşıyıcısı olmak için gönüllü olmuşken evde öylece oturmamı mı bekliyorsun?
Seth’in senin korumana ne ihtiyacı var ne de bunu istiyor.Aslında bakarsan seni burada kimse istemiyor.
Aaah,bu büyük bir yara açacak.Hıh!Beni kimin istediğini söyle de gideyim.
Öyleyse mesele Seth filan değil,haksız mıyım?
Tabi ki mesele o.Sadece ilk kez bir yerde istenmiyor değilim.Onu anlatmaya çalışıyorum.
Dişlerimi gıcırdattım,kafamı toplamaya çalıştım. Seni Sam mi yolladı.
Eğer Sam’in emriyle burada olsaydım beni duyamazdın.Artık onunla birlikte değilim.
Bir hile ya da bir şaşırtma var mı diye düşüncelerini yokladım.Ama sadece doğruları söylüyordu.İsteksizce ve çaresizce söylenmiş gerçekler.
Artık bana sadıksın,öyle mi? Diye sordum alaycı bir şekilde.A doğru,eveeet..
Seçeneklerim kısıtlıydı. Elimde ne varsa onunla idare ediyorum.Emin ol benim için de senin için olduğu kadar keyifsiz bir şey.
Bu doğru değildi.Sesinde sinirle karışık bir heyecan vardı.Bunu yaptığı için mutlu değildi ama yine de havalara uçmuş gibi tuhaf bir hali vardı.Anlayabilmek için düşüncelerini okudum.
Düşüncelerine girmemden hoşnut olmadı,tüyleri diken diken oldu.Daha önce hep Leah’ın aklından geçenleri hep göz ardı etmeye çalıştım,düşüncelerini duymak için daha çnce hiç uğraşmamıştım.
Seth,Edward’a nasıl açıklama yapacağını düşünürken bir an iletişimimiz kesildi.Leah endişeyle sızlandı.Edward’ın yüzünde haberlere hiçbir tepki oluşmadı.Bomboş,ölü gibi gibi bir yüzdü.
Aaa.gerçekten de korkunç görünüyor. Diye mırıldandı Seth kendi kendine.Vampir bu düşünceye de hiçbir tepki göstermedi.Tekrar eve girip gözde kayboldu.Seth arkaya döndü, bize doğru ilerlemeye başladı.Leah biraz rahatladı.
Neler oluyor? Diye sordu Leah. Anlat da arayı kapatayım.
Bir anlamı yok.Zaten bizimle kalmıyorsun.
Sağol Kaptan Açıksöz! Bunun benim için bir anlamı yok.Seth’le kalıyorum.
Vampirleri sevmezsin sen.Sence burada bir çıkar çatışması yok mu?
Sen de vampirleri sevmezsin.
Ama bu anlaşmaya başlıyım.Sen değilsin.
Onlardan olabildiğince uzak durmaya çalışırım.Seth gibi burada devriye gezerim.
Ben de sana bunun için güveneceğim öyle mi?
Parmaklarının ucunda dıoğruldu,benim boyuma gelmeye çalıştı,gözlerimin içine baktı. Sürüye ihanet etmem dedi
Seth’in yaptığı gibi kafamı geriye atıp uluyasım geldi.Bu senin sürün değil.bu bir sürü bile değil.Sadece benim, kendi başıma hareket ediyorum.Siz Clearwaters’ların derdi ne.Neden beni kendi halime bırakmıyorsunuz?
Seth’i de itham etmiş oldum.Şimdi tam arkamızdaydı.Sızlandı.Harika.
Sana yardımım dokunmuyor mu,Jake?
Sen beni sıkmıyorsunuz ama eğer sen ve Leah paket halinde gelecekseniz,eğer ondan kurtulmamın tek yolu senin eve dönmense,senin gitmeni istediğim için beni suçlayabilir misin?
Of Leah.Herşeyi berbat ediyorsun.
Evet biliyorum,dedi ona. Düşünceleri çaresizlik doluydu.
Bu iki kelimedeki acıyı hissettim.Tahmin ettiğimden daha fazlaydı.Bunu hissetmek istemiyordum.Onun için üzülmek istemiyordum.Sürü ona kötü davranmıştı,doğru, ama hepsini, zihninde onulmaz yaralar açan ve hayatını kabusa çeviren o acıyı da yanında getirmişti.
Seth de suçlu hissetmeye başlamıştı.
Jake, beni gerçekten başından atmayacaksın değil mi?Leah o kadar da kötü değil.Ciddiyim,o buradayken daha geniş bir alana hakim oluruz.Hem böyle Sam’ler de 7 kişiye düşmüş oldu.Sayıca bu kadar azken bir saldırı planlamasına imkan yok.Bu iyi bir şey gibi…
Bir sürünün lideri olmak istemediğimi biliyorsun,Seth.
Öyleyse bize liderlik etm. Diye teklif etti Leah.
Hıh!Kulağa mükemmel geliyor.Eve koş şimdi.
Jake diye düşündü Seth Ben buraya aidim.Vampirleri gerçekten seviyorum.Cullenları yani,her neyse.Bana göre insanlardan bir farkları yok ve onları koruyacağım ki yapmamız gereken de bu.
Belki senin için öyle ama ablan için değil.Ve sen neredeysen o da oraya…
Lafımı yarıda kestim çünkü Leah’nın düşünememeye çalıştığı bir şeyi fark ettim.
Leah’nın bir yere gideceği yoktu.
Bunun Seth’le ilgili olduğunu sanmıştım diye düşündüm keyfim kaçmış bir şekilde.
Yüzünü buruşturdu. Tabi ki Seth için buradayım
Ve Sam’den uzaklaşmak için.
Dişini sıktı. Sana açıklama yapmak zorunda değilim.Sadece bana söyleneni yapmam gerekiyor.Senin sürüne aidim JAke.Son.
Hırlayarak ondan uzaklaştım.
Kahretsin.Ondan kurtulmanın bir yolu yok.Benden hoşlanmıyordu,Cullenlardan nefret ediyordu,onları hemen şimdi öldürmek onu çok mutlu ederdi,onları koruyacak olmak tepesinin tasını attırıyordu ama yine de bunların hiçbiri Sam’den kurtulmanın verdiği o hisle boy ölçüşemezdi.
Sam’i hala seviyordu.Sam onun kaybolmasını istiyordu.Bu dayanabileceğinden daha fazlaydı.Şimdi bir seçeneği vardı.Bu Cullen’ların köpeği olup dizlerinin dibinde oturmak anlamına geliyor olsa bile.
Bu kadar ileri gidebilir miyim bilmiyorum diye düşündü.Sözlerin agresif ve sert çıkmasına dikkat etti.Ama şovu yetersiz kaldı.Önce kendimi öldürürüm, bu daha büyük bir olasılık bence.
Bak Leah!
Hayır asıl sen bak Jacob.Benimle tartışmaya bir son ver,çünkü bir işe yaramayacak.Yoluna çıkmam,ne ,istersen yaparım.Sam’in sürüsüne geri dönüp acınası eski kız arkadaş olmamı istemen hariç her şeyi.Eğer gitmemi istersen oturdu ve gözlerimün içine bakarak beni zorla göndermen gerekecek dedi.
Uzun bir süre homurdandım.Sam’e sempati beslemeye başlıyordum, bana be Seth’e yaptıklarına rağmen.Sürekli emirler yağdırmasına şaşmamalı yoksa nasıl istediğin bir şeyi yapmalarını sağlayabilirsin ki?
Seth,Eğer ablanı öldürürsem bana kızar mısın?
Bir süre düşünüyormuş gibi yaptı.Yani,evet,muhtemelen.
İç geçirdim.
Pekala! Bayan –İstediğin Her şeyi yaparım!O zaman neden bildiklerini bize anlatmıyorsun bize bir faydan dokunsun.Dün akşam biz ayrıldıktan sonra neler oldu?
Bir sürü uluma.Ama muhtemelen o kısmını sen de duymuşsundur.O kadar çok bağırtı vardı ki artık sizi duyamadığımızı anlamamız epey vakit aldı.Sam…kelime bulamadı,ama kafasının içindekileri görebiliyorduk.Seth de ben de korkuyla geri çekildik. Ama sonra her şey bir açıklığa kavuştu,olanları bir kez daha düşünmemiz gerektiğine karar verdik.Sam bu sabah kabilenin büyükleriyle konuşacaktı.Biz de daha sonra onunla buluşup bir plan yapacaktık.Ama hemen şimdi bir saldırı planlamadığını söyleyebilirim.Bu noktada bir intihar olur sen ve Seth de kan emicilere katılmışken ve onların haberi varken.Sülüklerinin ne yapacağını bilmem ama ben onların yerinde olsam ormanda başıboş dolaşmazdım.Şimdi vampir av sezonu başladı malum…
Bu sabahki toplantıya gitmemeye mi karar verdin diye sordum
Hepimiz devriye için yerlerimizi aldığımızda,eve gidip anneme olanları anlatmak için izin istedim.
Kahretsin!Anneme mi söyledin diye hırladı Seth.
Seth,kardeş şeysine bir ara ver bakiyim.Devam et Leah.
Yani insan olur olmaz,olanı biteni şöyle bir düşündüm.Aslında bütün gece boyunca.Muhtemelen diğerleri uyuyakaldığımı sanmıştır.İki farklı sürü,iki farklı sürü zihni, tüm bunlar sayesinde epey düşünecek şey çıktı bana.Sonuç olarak Seth’in güvende olması ve mmm diğer faydalar, ihanet etmek ve uzun bir süre-ne kadar uzun süreciğini tanrı bilir- vampirlerin pis kokusunu koklama fikrine ağır bastı.Neye karar verdiğimi biliyorsun.Anneme bir not bıraktım.Sam fark edince haberimiz olur.
Leah bir kulağını batıya doğru çevirdi.
Evet haberimiz olur tabi diye onayladım onu.
Evet,hepsi bu kadar.Şimdi ne yapıyoruz? Diye sordu.
Seth’le ikisi yüzüme beklentiyle baktılar.
Tam da en yapmak istemediğim şey!
Şimdilik gözümüz yolda olsun.Şimdilik sadece bunu yapabiliriz.Ama biraz uyusan iyi olur Leah.
Sen de benim kadar uykulusun.
Sana ne dersem yapacağını sanmıştım.
Tamam.Bunun modası geçsin artık, diye mırıldandı.Sonra esnedi.İyi her neyse,umrumda değil.
Tabi tabi.Ben de gidip Cullen’lara bir bakayım.
Seth toprakta oluşmuş yeni izi takip etmeye başladı.Leah arkasından düşünceli bir şekilde baktı.
Bitkin düşmeden önce bir ya da belki iki tur…Hey Seth,sana kaç tur fark atacağım görmek ister misin?
HAYIR!
Hav hav güldü.(kıs kıs güldü gibi yani) Seth’in peşinden koruya doğru koştu.
Hırladım,ama ne fayda.Huzur ve sessizliği çok gördüler.
Leah kendince deniyordu.Hızla koşarken,hızını minimumda tutmaya çalışıyordu ama yine de kendini beğenmiş havasını görmemek imkansızdı. “İki kişinin arkadaşlık etmesi” meselesini bir gözden geçirdim.Bana pek uymuyordu, çünkü bir bile fazla geliyordu.Ama ille üç kişi olacaksak da yerine Leah’ı tercih edeceğim başka biri aklıma gelmiyordu.
Paul? Diye öneride bulundu.
Belki dedim
Kendi kendine güldü, üzerine alınmadı.Dengesiz ve neşeli bir ruh hali içerisindeydi.Sam’in ona acımasından artık kurtulmanın ona verdiği bu neşe daha ne kadar sürecek merak ettim.
O zaman benim hedefim bu olsun.Paul’den daha az sinir bozucu olmak.
Evet evet bunun üzerinden çalış.

Bahçeye birkaç metre kala diğer formuma dönüştüö.Uzun süre burada insan olarak vakit geçirmek istemiyordum, ama kafamın içinde Leah’yı da istemiyordum.Yırtık şortumu üzerime geçirdim ve bahçeden geçtim.
Ben daha basamaklara varmadan kapı açıldı,Edward’ın yerine Carlisle’ın beni karşılamasına şaşırdım.Yüzü bitkindi ve yenilgiye uğramış gibiydi.Bir an için kalbim duracak gibi oldu.Birden durdum,konuşamadım.
“İyi misin Jacon?” diye sordu Carlisle.
“Bella…” dedim zorla.
“Dünkünden pek farklı değil.Seni telaşlandırdım mı?Özür dilerim.Edward senin insan forumunda geldiğini söyledi ben de dışarı çıkıp seni karşılayım dedim,Edward onu yalnız bırakmak istemedi.Uyandı çünkü”
Edward onu bir an olsun yalnız bırakmak istemiyordu çünkü çok fazla vakti kalmamıştı.Carlisle bunları yüksek sesle söylemedi ama söyleyebilirdi de sakıncası yoktu yani.
Uyumayalı epey olmuştu.Şimdi bunu iyiden iyiye hissetmeye başlamıştım.Bir adım attım,basamaklara oturdum,korkuluğa yaslandım.
Carlisle sadece bir vampirden beklenebilecek kadar sessiz bir şekilde hareket etti,bir adımda karşıma yerleşti.
“Dün gece sana teşekkür etmeye fırsatım olmadı,Jacob.Gösterdiğin ilgiye ne kadar minnettar olduğumu bilemezsin.Amacının Bella’yı korumak olduğpunu biliyorum ama ailemin diğer fertlerinin güvende olmasını da sana borçluyum.Edward yapmak zorunda kaldığın şeyden bahsetti…
“Sözünü etmeye değmez.” Diye mırıldandım.
“Nasıl istersen”
Sessizce oturduk.Evden diğerlerinin seslerini duyabiliyordum.Emmett,Alice ve Jasper üst katta kısık sesle ciddi bir şeyler konuşuyorlardı.Esme başka bir odada bir şeyler mırıldanıyordu.Rosalie ve Edward’ın nefes alış verişleri yakında bir yerden geliyordu,hangisi hangisine ait ayırt edemedim ama Bella’nın güçlükle nefes alıp verdiğini duyabiliyordum.Kalp atışlarını da duyuyordum.Düzensizdi.
;Kader bana yapmayacağıma yemin ettiğim her şeyi bu 24 saat içinde bana yaptırıyor gibiydi.Burada oturmuş,onun ölümünü bekliyordum.
Daha fazla dinlemek istemiyordum.Konuşmak dinlemekten daha iyiydi.
“O senini için aileden biri gibi mi?” diye sordum Carlisle’a.Az önce “ailenin diğer fertleri” demesi dikkatimi celb etti(dikkatimi çekti)
“Evet .Bella şimdiden kızım gibi oldu.”
“Ama ölmesine izin veriyorsun…”
Uzun bir süre sessiz kaldı.Başımı kaldırdım.Yüzünden yorgunluk akıyordu.Nasıl hissettiğini anlıyordum.
“Benim hakkımda ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum” dedi en sonunda. “Ama onun isteğini göz ardı edemem.Onun yerine karar vermek,onu bir şeyler yapmaya zorlamak doğru olmaz”
Ona kızmak istiyordum ama bunu zorlaştırıyordu.Sanki lafı ağzımdan almış gibiydi.Bunlar daha önce mantıklı geliyordu ama artık değil.Bella ölmek üzereyken.Hayır.Yine de Sam’in emri altında ezilirken,sevdiğim kişiyi öldürmekten başka bir seçim hakkım olmadığında neler hissettiğimi düşününce,gerçi aynı şey değildi.Sam haksızdı.Ve Bella sevmemesi gereken şeyleri seviyordu.
“Bunu başarabilmesi mümkün mü sence?Yani vampir olunca.Bana Esme’den bahsetti de.”
“Bence kurtulma şansı %50.” Dedi sessizce. “Vampir zehirinin mucizeler yarattığına şahit oldum ama bunun bile düzeltemeyeceği durumlar olabilir.Şu anda kalbi zor dayanıyor,eğer daha fazla dayanamazsa elimden bir şey gelmez”
Bella’nın kalbi bir an tekledi,Carlisle’ın sözlerine endişe verici bir vurgu yaptı.
Belki de dünya tersine dönmeye başladı.Her şeyin dün olduğundan bu kadar farklı olmasını belki bu açıklayabilirdi.Daha önce olması için dua ettiğim şey şimdi dünyadaki en kötü şey gibi gelebiliyordu.
“O şey ona ne yapıyor?”diye fısıldadım.”Dün gece camdan baktım da çok kötülemişti, tüpler ve tüm diğer her şey.”
“Fetüs vücuduna yabancı.Çok güçlü,ama yine de buna bir süre dayanabilir.Asıl sorun,fetüsün onun ihtiyacı olanı almasına engel oluyor olması.Vücudu her türlü damardan beslenmeyi reddediyor.Onu damardan beslemeyi denedim,ama bir türlü özümseyemedi.Durumu daha hızlı kötüleşmeye başladı.Durumunu takip ediyorum.Tahminime göre hem o hem de fetüs bir saate kalmadan açlıktan ölecek.Bunu durduramıyorum,yavaşlatamıyorum bile.Ne istediğini bir türlü anlayamıyorum.”yorgun sesi sonlara doğru azaldı.
Dün karnındaki o siyahlıkları gördüğümde hissettiğim gibi hissediyordum.Öfkeli ve birazdan delirecekmiş gibi.
Titrememe engel olmak için ellerimi yumruk yaptım.Ona zarar veren o şeyden nefret ediyordum.O canavarın,Bella’yı içerden dövmesi yetmezmiş gibi bir de onu açlıktan öldürüyordu.Muhtemelen dişini geçirecek bir boğaz arıyordu.Birini öldürmek için henüz yeterince büyümediği için şimdilik Bella’nın hayatını emiyordu.
Onun ne istediğini net bir şekilde söyleyebilirdim. Ölüm ve kan,kan ve ölüm.
Alev gibi yanıyordum.Yavaş yavaş nefes alıp verdim,kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
“Tam olarak ne olduğunu anlayabilsem” diye mırıldandı. “Fetus çok iyi korunuyor.Ultrason görüntüsü elde edemedim.Amniyon kesesinden bir iğneyle geçebilir miyim,sanmıyorum.Zaten Rosalie de denememe izin vermezdi”
“İğne mi?” dedim “Ne işe yarayacak ki?”
“Fetus hakkında ne kadar çok şey bilirsem yapabilecekleri hakkında da o kadar fikrim olur.Birazcık amniyon sıvısı için neler vermezdim.Eğer kromozom sayısını bilseydim…”
“Beni kaybediyorsun,Doktor.Birazcık benim seviyeme indirsen…”
Güldü.Gülüşü bile bitkindi. “Tamam ne kadar biyoloji aldın.Kromozom çiftlerini öğrettiler mi?”
“Sanırım.Bizim 23çift kromozomumuz var değil mi?”
“İnsanların,evet”
“Sizin kaç kromozomunuz var?”
“25”
“Bu da ne demek?”
“Sanırım bizim türümüzün tamamen farklı olduğu anlamına geliyor.Bir aslan ya da bir ev kedisinden daha az ortak noktamız var.Ama bu yeni canlı…bu demek oluyor ki genetik açıdan sandığımdan daha uyumluymuşuz.” Üzüntüyle iç geçirdi. “Onları uyarmak aklıma gelmedi”
Ben de iç geçirdim.Bu ihmal yüzünden Edward’dan nefret etmek daha kolay olmuştu.Ondan hala nefret ediyordum. Ama Carlisle için aynı şeyleri hissettiğimi söylemek güçtü.Belki Carlisle’ı kıskanmadığım için olabilir.
“Kromozom sayısını bilmek iyi olurdu.Böylece ona mı yoksa bize mi daha olduğunu, ne beklememiz gerektiğini anlardım.” İrkildi. “Belki de hiçbir işe yaramazdı ama yine de üzerinde çalışabileceğim bir şey olsun istiyorum.”
“Tanrı bilir benim kromozomlarım neye benziyor?” diye öylesine mırıldandım.Aklım yine Olimpiyatlardaki steroid testlerine takıldı.Acaba DNA’lara da bakıyorlar mıydı?
Carlisle kendinden emin bir şekilde boğazını temizledi. “Sende 24 çift var Jacob”
Yavaşça döndüm,kaşlarımı kaldırarak ona baktım.Mahçup olmuş gibi görünüyordu. “Ben…merak etmiştim.Geçen temmuz seni tedavi ederken elime geçen fırsattan yararlandım.”
Bir an düşündüm. “Bunun beni sinirlendirmesi gerekiyor sanırım.Ama gerçekten umrumda değil.”
“Özür dilerim.Sormam gerekirdi.”
“Sorun değil,Doktor.Kötü bir niyetin yoktu.”
“Yo,emin ol kötü bir niyetim yoktu.Sadece şu var.Sizin türünüz bana çok büyüleyici geliyor.Yıllar boyunca vampirlerin doğası bana çok sıradan görünmeye başladığından olsa gerek.Ama sizin insandan farklılaşmanız çok daha ilginç.Neredeyse büyülü”
“Bibbidi-Bobbidi-Boo,” diye mırıldandım.Bu sihir saçmalığı konusunda Bella’dan farksızdı.
Carlisle güldü,yine bitkin bir kahkahaydı.
Sonra evin içinden Edward’ın sesini duyduk,duyabilmek için durakladık.
“Hemen döneceğim Bella.Carlisle’la bir konuşmak istiyorum.Aslına bakarsan,Rosalie,sen de bana eşlik eder misin?” Edward’ın sesi farklı geliyordu.Ölü gibi çıkan sesinde bir yaşam pırıltısı.Tam olarak umut değil belki ama umut etmek için bir özlem.
“Ne var Edward?” diye sordu Bella kısık sesle.
“Endişe etmeni gerektirecek bir şey değil aşkım.Sadece bir dakika sürecek.Lütfen Rose?”
“Esme!” diye seslendi Rosalie. “Bella’ya benim için göz kulak olur musun?” Esme merdivenlerden süzülürken esen rüzgarı işittim.
“Elbette” dedi
Carlisle döndü,beklenti içinde kapıya bakmaya başladı.İlk önce Edward geldi,yanında Rosalie.Yüzü de sesi gibi canlanmış görünüyordu.Bir şeye odaklanmış gibi görünüyordu.Rosalie ise şüpheciydi.
Edward kapıyı çekti.
“Carlisle”
“Ne oldu Edward?”
“Sanırım en baştan beri yanlış iz üstündeydik.Az önce JAcob’la fetüs hakkında konuşmanızı diniyordum da,Jacob’ın fetüsün ne istediği hakkında ilginç bir fikrini yakaladım.”
Ben mi?Ne düşünmüşüm ki? Ona duyduğum bariz nefret dışında yani?
En azından bunda yalnız değildim.Edward’ın da ona fetüs demek için büyük bir çaba harcadığını görebiliyordum.
“Bu açıdan bakmamıştık” diye devam etti. “Bella’ya ihtiyacı olanı vermeye çalıştık ama belli vücudu buna bizim verdiğimiz tepikiden farksız bir tepki veriyor.Belki de fetüsün ihtiyaçlarına öncelik vermeliyiz.Eğer onu tatmin edebilirsek,Bella’ya daha iyi yardım edebilme fırsatımız olur”
“Seni anlayamıyorum Edward” dedi Carlisle
“Düşünsene Carlisle.Eğer yaratık insandan çok vampire benziyorsa,ne ister sence?Ki şu anda istediğini alamıyor.Jacob anladı.”
Anladım mı?Konuşma sorasında kendime sakladığım düşünceleri şöyle bir gözden geçirdim.Carlisle anladığı anda ben de hatırladım
“Aaa!” dedi şaşırmış bir şekilde. “Susadığını mı düşünüyorsun?”
Rosalie tısladı.Artık yüzündeki şüpheci ifade kaybolmuştu.O itici derecede kusursuz yüzü birden aydınlandı,gözleri heyecanla açıldı. “Tabi yaaa” diye mırıldandı. “Carlisle Bella için hazırda beklettiğimiz 0 negatif kanlar var elimizde.İyi fikir.” Diye ekledi,bana bakmadan.
“Hmmm” Carlisle elini çenesine götürdü.Düşünceye daldı “Acaba ona bunu en uygun nasıl verebiliriz?”
Rosalie başını salladı. “Fikir üretmek için vakit yok.Ben geleneksel yolla başlayalım derim.”
“Bir dakika!” dedim “Durun durun.Bella’ya kan içirmekten mi bahsediyorsunuz?”
“Bu senin fikrindi,köpek.” Dedi Rosalie somurtkan bir şekilde,dönüp bana bakmadı.
Onu görmezden geldim ve Carlisle’ı takip ettim.Az önce Edward’ın yüzünde gördüğüm umut kırıntısı şimdi doktorun yüzüne de geçmişti.Dudaklarını mühürlemişti,düşünüyordu.
“Bu tamamen” doğru kelimeyi bulamadım
“Canavarca” diye önerdi Edward “İğrenç?”
“Hemen hemen”
“Peki ya ona iyi gelecekse?”
Öfkeyle başımı salladım. “NE yapacaksınız? Boğazından aşağı bir tüp mü sarkıtacaksınız?
“Ona bu konuda fikrini soracağım.Ama önce Carlisle’a söylemeyi uygun buldum.”
Rosalie başıyla onayladı. “Eğer bebeğe iyi geleceğini söylersen, her şeyi yapar.Onu bir tüple beslememiz gerekecek olsa bile”
Sesi “bebek” kelimesini söylerken öyle sevgi dolu çıktı ki o ruh emen canavara yardım etmek için sıraya gireceğini anladım.Ne oluyordu,ikisini bu kadar birbirine bağlayan da neydi?Rosalie çocuğun peşinde miydi?
Gözümün ucuysa Edward’ın başını bir kez onaylarcasına öne eğdiğini gördüm.Doğrudan bana bakmıyordu,ama benim soruma cevap veriyordu.
Hah.Buz gibi soğuk Barbie bebeğin anaç bir yanı olduğu aklıma gelmezdi.Bu kadarı Bella’yı korumak için fazlaydı.Rosalie tübü Bella’nın boğazından kendi elleriyle iterdi.
Edward’ın dudakları bir çizgi halini aldı.Yine haklı olduğumu anladım.
“Eveeet.Oturup bunu tartışmak için vakit yok.” Dedi Rosalie sabırsızca. “Ne dersin Carlisle.Bir deneyelim mi?”
Carlisle derin bir nefes aldı.Sonra ayağa kalktı. “Bella’ya soracağız”
Rosalie kendini beğenmiş bir şekilde gülümsedi.Eğer Bella’ya kaldıysa,kesinlikle onun istediği gibi olacaktı.
Ben de kendimi merdivenlerden sürükleyerek eve doğru kaybolurlarken onları takip ettim.Neden bilmiyorum.Belki hastalıklı bir merak.Korku filmi gibiydi.Her yerde canavarlar ve kan.
Belki de gittikçe azalan uyuşturucumdan bir doz daha almak istiyordum.

Bella hastane yatağında dümdüz yatıyordu,karnındaki şişkinlik nevresimlerin altında bir dağ gibiydi.Balmumu gibi görnüyordu.Renksiz ve sanki içini gösteren bir şey gibi.Göğsündeki o küçük hareketler ve derinden gelen nefes aşış verişi de olmasa zaten öldüğünü sanardınız.Gözleri dördümüzü bitkin bir şüpheyle izledi.
Diğerleri çoktan çevik hareketlerde odayı baştan başa geçip onun yanına gelmişlerdi.Tüyler ürpertici bir görüntüydü.Ben de yavaş yavaş salına salına yürüdüm.
“Neler dönüyor” dedi Bella fısıltıyla.Balmumu gibi görünen elini birden bire çekti,sanki karnındaki şişkinliği koruyamaya çalışacakmış gibi.
“Jacob’ın aklına sana yararı dokunacak bir fikir geldi” Dedi Carlisle.Keşke beni buna dahil etmeseydi.Bir öneride bulunmamıştım.Bütün itibarı kan emici kocası toplayabilirdi. “Hoş olmayacak ama…”
“Ama bebeğe faydası olacak” diye araya girdi Rosalie sabırsızca. “Onu beslemek için daha iyi bir yol geldi aklımıza.Yani sanırım.”
Bella kirpiklerini titretti.Kısık sesle güldü. “Hoş değil mi?Tanrım benim için çok büyük bir değişiklik olacak” dedi,koluna bağlı tüplere bakarak.
Sarışın da onunla birlikte güldü.
Kız birkaç saatlik canı kalmış gibi görünüyordu,acılar içindeyi ama yine de espri yapıyordu.Tam da Bella’ya göre.Gerilimi azalt,herkesin daha iyi hissetmesini sağla.
Edward Rosalie’nin etrafından dolandı,gergin ifadesini hiçbir espri değiştiremezdi.Buna sevindim.Benden daha çok acı çekiyor olması birazcık olsun iyi geliyordu.Elini tuttu,hala karnını korumaya çalışan elini değil,diğerini.
“Bella aşkım,Senden canavaca bir şey yapmanı isteyeceğiz.” Bana önerdiği sıfatları kullandı “İğrenç bir şey..”
Her neyse,ne azında ona doğrudan söylüyordu.
“Ne kadar kötü?” zar zor nefes aldı.
Carlisle cevap verdi. “Fetüsün damak tadının bizimkine daha yakın olduğunu düşünüyoruz.Susadığını düşünüyoruz”
Gözünü kırptı. “A! Aaa”
“Durumun, yani ikinizin de durumu hızla kötüleşiyor.Daha hoşa gidecek bir yöntem bulacak kadar vaktimiz yok.Teorimizi test etmenin en iyi yolu…”
“İçmem gerekiyor” dedi kısık bir sesle. Güçlükle başını salladı. “Bunu yapabilirim.Hem gelecek için de pratik olurum,değil mi?” renksiz dudaklarında belli belirsiz bir sırıtışla Edward’a baktı.Edward karşılık vermedi.
Rosalie sabırsızca ayağını yere vurmaya başladı.Çıkan ses gerçekten rahatsız ediciydi.Onu tam şu anda duvardan fırlatsam ne yupardı diye düşündüm.
“Peki kim bana korkunç bir ayı avlamaya gidecek?” dedi Bella
Carlisle ve Edward bir an göz göze geldi.Rosalie ayağını yere vurmayı kesti.
“Ne oldu?” diye sordu Bella.
“Eğer bunu olması gerektiği gibi yaparsak daha yararlı bir test olur,Bella” dedi Carlisle
“Eğer fetüs kan istiyorsa” diye açıkladı Edward “istediği hayvan kanı değil.”
“Senin için bir farkı olmayacak Bella.Bunu düşünme” diye yüreklendirdi Rosalie.
Belanın gözleri kocaman açıldı “Kim?” dedi, nefes aldı,gözleri bana takıldı.
“Burada kan vermek için bulunmuyorum,Bells” diye geveledim. “Ayrıca o şey insan kanının peşinde,benim kanımın bu işe uygun düşeceğini sanmam.”
“Elimizde kan var” dedi Rosalie ona.Ben daha bitirmeden söze başladı.Sanki ben oarada değilmişim gibi. “Senin için,ne olur ne olmaz diye.Hiç bir şey için endişelenme.Her şey güzel olacak.İçimde buna dair iyi bir his var,Bella.Bebeğin çok daha iyi olacağını düşünüyorum”
Bella elini karnında gezdirdi.
“Pekala” dedi,zor duyulacak bir sesle. “Açlıktan ölüyorum,onun da acıktığına eminim” başka bir espri daha yapmaya çalışıyordu. “Hadi getirin.İlk vampir vukuatım olacak”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://twilighturk.yetkin-forum.com
 
Breaking Dawn-Şafak Vakti Türkçe Çeviri Bölüm 12 (Hoş karşılanmamak)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Breaking Dawn-Şafak Vakti Türkçe Çeviri Bölüm 15 ((Tik Tak Tik Tak Tik Tak)
» Breaking Dawn-Şafak Vakti Türkçe Çeviri Bölüm 14 (Malum)
» Breaking Dawn-Şafak Vakti Türkçe Çeviri Bölüm 1(Nişan)
» Breaking Dawn-Şafak Vakti Türkçe Çeviri Bölüm 3(büyük gün)
» Breaking Dawn-Şafak Vakti Türkçe Çeviri Bölüm 4(Jest)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Twilight FORUM :: Twilight :: Kitaplar :: Breaking Dawn - Şafak Vakti Kitabı-
Buraya geçin: